Bir Turkcell Başarı Hikayesi
Beni tanıyanlar bilirler, kendi halinde, ufak firmasıyla yazılım sektöründe doğru-dürüst iş yapmaya çalışan birisiyim. Telefon, hem haberleşme hem de Internet ihtiyacımı karşıladığından dolayı, pek çoğumuz gibi benim için de bir zaruret.
Şirketim üzerine kayıtlı hatlardan birisini kullanıyorum, Turkcell’e kayıtlı, dolayısıyla da ben “platinyum business”ım, ne demekse?. Ve geçenlerde bir SMS geldi telefonuma, aynen şöyle diyordu: “Yetkilisi oldugunuz sirketin abonelik evraklari eksik olan hatlari 23 Eylul sabahi giden aramalara kapatilacaktir. Hat kullanicilarina bilgilendirme yapilmistir. Kapanmamasi icin en yakin Turkcell iletisim merkezine basvurabilir veya hizmet aldiginiz Cozum Merkezimizle iletisime gecebilirsiniz.” 23 Eylül’den önce bu mesajdan 2-3 tane geldi ama hangi evraklar eksik, neden eksik herhangi bir açıklama da yoktu. Platinyum business olmama ve Türkcell’in bana atadığı bir müşteri temsilcisi olmasına rağmen, herhangi başka bir bildirim almadım. Hatta Turkcell’i ben aradım ve konuştum, sebebini sordum, hangi evrakı eksik olduğunu öğrenmeye çalıştım, hepsini verdiğimi, abonelik sözleşmesi yaptığımı vs. bir eğitmen alışkanlığıyla anlattım ama karşıdaki han’fendi papağan gibi aynı şeyleri söylemeye devam etti. Neymiş, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu” evrakların tam olmasını istiyormuş. Bunu biliyorum da verilmiş olan evraklarım nerede benim? Evraklarım eksikse neden hattımı açtınız da kullanıyorum ben?
Neyse, harala gürele arasında bu evrak olayı aklımdan çıktı. Çünkü serbest çalıştığım için bir yerde durmuyorum, evi bile otel gibi kullanıyorum, devamlı müşterilerimdeyim. Nitekim dün, yani 24 Eylül akşam üstü bir müşterimdeyken telefonum aramalara ve 3G’ye kapandı. Müsteriden çıkışta alel-acele Levent, Kanyon’daki Türkcell mağazasına gittim. Bana yakın olduğu için genelde işlerimi oradan hallediyordum. Bana yardımcı olacak genç sağolsun güler yüzle karşıladı ve nasıl yardım edebileceğini sordu. Ben de durumu anlattım. Tam “bu durum sadece benim başıma gelmemiştir, Turkcell evraklarımı kaybetmiştir, bundan dolayı tekrar istiyorlar” diye düşünürken, yardımcı olan arkadaş evrakların ve sözleşmenin kaybedildiğini söyledi ve yanındaki 5-10 tane, benim gibi yeniden yapılan dosyayı göstererek, “yalnız olmadığımı” ima etti. Nitekim ben dün akşam Kanyon’daki Turkcell mağazasında, telefonu kendi üzerimden şirketime devreden her şeyi tekrardan yaptım, tonla imza attım. Bana yardımcı olan arkadaşın dediği gibi, evraklarımı kaybetmişlerdi ve her şeyi dün baştan yaptık.
Bu yazıyı 25 Eylul günü saat 13:30 sularında yazıyorum ve yaklaşık 3 saat sonra 24 saattir telefonum benim hatam olmayan bir sebepten dolayı kapanmış olacak. Dün akşam evrakları verip sözleşmeyi imzalayıp eve geldikten sonra Turkcell’e webden, twitter, email vb. kanallardan ve telefondan müşteri hizmetlerinden ulaşmama rağmen, twitterdan ve emaille standart cevaplar gönderilmesine rağmen henüz bir gelişme kaydedilmedi. Telefonum hala kapalı.
“Amma da abarttın yaaa, nolmuş bir gün telefonun kapalıysa?” denilecek bir durum değil bu bence. Hepimizi biliyrouz ki bu tür kurumlar ki buna devletin kendisi de dahil, bir ödeme 1 gün gecikince faizi ve gecikme cezasını bindiriyorlar. Ama olay tüketicinin hakkına gelince benzer bir hassasiyeti görmeyi bırakın herkes üç maymunu oynuyor. Müşteri hizmetleriyle 2 defa konuştum dünden bu yana, aynı lafları söyleyip duruyorlar: “çözüm sürecimiz devam ediyor”. Devam ettirilen şey benim telefonumun kapalı olması oysa.
Buna benzer saçmalıkları Vodafone’la da yaşadım, TTNet’le de yaşadım, Türk Telekom’la da yaşadım, herkes yaşıyor. Bu yüzden elimden geldiğince devletten ve kurumlardan uzak durmaya çalışıyorum. Senelerce ABD’de yaşadım, açıkçası, halkı laf arasında “aptal” diye bilinen bir ülkenin kurumlarının hizmet noktasında bizimle kıyaslanmayacak derecede akıllı, insancıl ve yardım odaklı olduğunu bilmem beni daha da üzüyor.
İnşallah bu durumum Turkcell’in kulağına gider de bu konuda başkalarını da benim gibi madur etmezler.
Toplam görüntülenme sayısı: 1957
hakan
25 Eylül 2014 @ 17:28
Akın bey, sizi çok iyi anlıyorum. Benzer durumları ben de yaşadım. Sonra diğerine geçtim, beterini yaşadım. Ötekine geçtim aynen benzer sorunlar… Bankalar, telekomünikasyon kurumları… Hep tüketici üzülüyor..
Benzer bir problem sebebiyle bu şirketlerin birinin bayiinde tartışırken hemen yanımda uzun yıllar Amerika’da yaşamış bir Türk de aynı kampanyanın kurbanı olmuş ve itiraz ediyordu. Karşılığı görünce, ellerinden birşey gelmeyeceği söylenince şaşkınlıkla bakakalmıştı hiç unutmuyorum. Şöyle demişti yanındaki arkadaşına, ne kadar doğrudur bilemem: “ABD’de öyle yaptırımlar var ki bazen şirketler riske girmemek için haklı olmasa bile müşteri taleplerini kabul ediyorlar” demişti..