Deneyimin Yok Ama!
Bir genç arkadaşımın, “okuldan tanıdığım, sağlam çocuktur, iş arıyor” deyip bana CVsini gönderdiği emaili ülkemizin BT piyasasında hatırı sayılır işler yapan insan kaynakları şirketine sahip bir tanıdığıma gönderdim. O da bana “deneyimi yok ama olsun sağol :)” diye cevap yazdı. Bu arkadaşımla zaman zaman buluşup konuşuruz, ortak bir şeyler yapalım vs. diye, dolayısıyla kendisini iyi tanıyorum. Bu “deneyimi yok ama” kısmı aslen onun düşüncesi değil, burası, tamamen arkadaşımın iş yaptığı ve daima “tecrübeli” aday arayan insanların yani BT yöneticilerinin zihin yapısını ifade ediyor.
Evet malesef öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, kimse yeni öğrenene tahammül edemiyor. Diğer sektörlerde de öyle mi bilmiyorum ama en azından BT ve futbol sektörümüzde durum bu. “Biz tecrübeli programcı arıyoruz!” Zannedersin uzaya füze fırlatan rampa sisteminin yazılımını yazacak! Ya da CMMI-5 seviyesinde bir yazılım şirketinde ya da BT biriminde yönetici, o yüzden bu kaliteye ayak uyduracak yazılımcı arıyor. Sorsan “nedir tecrübeli?” diye sadece yıl cinsinden bir tarif yapabilir: “işte, 5 sene falan Java ile uğraşmış olsun”. Aslında bunu diyen, “5 sene ile Java ile uğraşmış olma”nın daha detayda ne anlama geldiği hakkında emin olun bir cümle daha söylemekte zorlanacaktır, hatta söylediklerinin 5 senelik Java tecrübesiyle alakası olmadığını anlayarsınız. Şunun gibi: “yani CVS’le falan uğraşmış olsun”!
Bütün bunları ben, bu sektörde iş ararken hiç yaşamadım. Çünkü juinor programmer olarak iş ararken ABD’deydim ve orada gerek önüme konan sınavlardan gerek ise benimle yapılan iş görüşmelerinden, benimle ilgilenen kişilerin tam da benim gibi, bilgisi olan ama tecrübesi olmayan kişiler aradıklarını rahatlıkla anlayabiliyordum. Çünkü pozisyon, bekletiler vs. hakkında konuşurken benimle görüşen kişiler, örneğin “2 senedir bizimle olan ve başından bu yana projede bulunan, … tecrübeli bir arkadaş var, onunla çalışacaksın” diye sağlam bir alt yapıya sahip olup da tecrübesi olmayan kişiye uygun bir konumlandırma yapabiliyorlardı. Bu ülkede ise herkesin “Alex” olması bekleniyor. “Ama tecrüben yok!” Eeee, sen iş vermezsen, stajyer olarak gelene de “aman gölge etme dersen”, insanlar nasıl tecrübe sahibi olacaklar ki? Sanırım bu yüzden sadece 22 yaşında olup henüz üniversiteden mezun olmamış bir gencin bana gönderdiği CVsinde “6 yıl tecrübe” yazıyordu! Bir insan MIT ya da Stanford’dan doktora bile alsa, tecrübesi “0”dır. Ama işte böyle yaparak, BT sektörüne girmek isteyenleri de bu şekilde saçma davranışlara sürüklüyoruz. Sonuçta iki yanlış bir doğru etmiyor.
Zaten size bir şey söyliyeyim mi? Tecrübeden kastedilen ise gerçekte sadece “hızlı iş çıkarmak”tır. Kimse, “bizim projemizde performans çok önemli, o yüzden yazılacak kodun kalitesi kritik, ancak tecrübeliler yazabilir bunu” diye düşünmüyor. İşin komik yanı zaten bu: Tecrübe bu ulkede sadece yıl ile ölçülüyor, kişinin gerçekten ne yaptığıyla değil. Mesela ben 2001’de ABD’den dönüp te bu ülkenin en büyük krizini geçirdiği günlerde iş ararken iki kişi hariç hiç kimse benimle CVmin üzerinden geçip, ABD’de ne yaptığımı sorgulamadı. Kimse hangi projelerde, hangi rollerle yer aldın, neler yaptın, sorumlulukların neydi vb. sorulara girmedi. Herkes, ABD’den gelmişliğimle ve yaşımın 30’u geçmişliğiyle ilgilendi. Ben teknik pozisyonlara başvurdum ama insanlar beni kendi yöneticileriyle kıyasladılar. Sadece iki kişi CVmdekiler üzerinen tek tek gitti, detayını öğrendi. İlki, zaten yabancı bir şirketin IT müdürü olan ABDli bir adamdı, diğeri de ABD’de 18 sene kalıp, bu ülkeye dönmüş ve BT işi kurmuş Türk bir patrondu.
Bir diğer konu da aslında her projede her türlü tecrübeye sahip kişilere ihtiyaç olacağı gerçeğidir. Bu durum hem tecrübe, hem de yetenek vb. pek çok açıdan geçerlidir. Yani tutun 10 tane Alex bulup Fener’e koyun mesela. Fener, Bayern’mi olacak? Her projede diğerlerine yol gösterecek tecrübe, zeka ve özgüvende insanlar kadar, onlardan sayıca daha fazla olan ama daha az tecrübeli ve bilgili çalışanlara da ihtiyaç vardır. Savaşı sadece generallerden kurulu bir orduyla kazanamazsınız ki! Bana her tecrübeli 1 yazılımcının yanına yarı tercübede 2-3 kişi koyacak şekilde bir proje verin, hiç bir tecrübe zaafiyeti yaşamadan, projenin büyüklüğüne göre muhtemelen pek çok yeni mezun ile projeyi yapabilirim. Yeni mezunları seçerken ince eler sık dokurum o ayrı. Sertifikası olana daha olumlu bakarım örneğin. Biz bir binayı yaparken herkesin tecrübeli inşaat mühendisi olmasını bekliyor muyuz? Neden o zaman bir yazılım projesinde herkesin mühendis ve tecrübeli olmasını bekliyoruz ki? Herkesin tecrübeli yazılımcı olduğu yerde pek çok ufak-tefek, basit ve tekdüze iş, çok pahalı çalışanlar tarafından yapılıyor demektir. Açıkçası yönetimden anlamadığımız için, hasbel kader yöneticilere sahip olduğumuz için, tecrübesizleri çalıştıracak yetkinliğe sahip değiliz. Tecrübeli olan zaten iyi çalışır, tecrübesiz ise iyi çalışmayı öğrenmeye ihtiyacı vardır, dolayısıyla yönetilmeye, yol gösterilmeye, yetiştirilmeye ihtiyacı vardır. Tecrübesizi işe almayarak kendi tembelliğimizi gösteriyoruz bence.
Zeki, yetenekli ve iyi eğitimli az sayıda insan ile, orta seviye zeka ve yeteneğe sahip insanlarla, karmaşık işler bile ne kadar basit, öngörülebilir hale getirilir görmek isterseniz, ABD’yi bir ziyaret edin ederim. Bakın o “aptal” dediğimiz insanlar, bizim zekilerimizin bu topraklarda yapamadığını ne kadar basit bir şekilde yapıyorlar.
Bir diğer nokta da yeni mezunların ortama bir enerji ve canlılık getirdikleri gerçeğidir. Yeni mezunların, ortamları daha neşeli kıldıkları, daha yaratıcı çözümler bulduklarını çok defa gözlemlemişimdir. Nasıl hep aynı tipten insanların buludukları yerler tekdüze oluyorsa, sadece tecrübelilerin yanına koyacağınız tecrübesizlerle bu tekdüzeliği aşabilir, taze kan ve enerji alabilirsiniz. Örneğin ben, azimli, motivasyonunu kaybetmemiş 2-3 sene tecrübeli kişilerle harmanlanmış, iyi seçilmiş yeni mezunların, düzgün bir yönetim ile uzun vadede, 10 küsur senelik tecrübeli, ama bu kültür içinde motivasyonunu kaybetmiş kişilerden oluşmuş bir takımdan daha çok ve kaliteli iş çıkarabileceğime inanıyorum.
Her şey gibi insan da her yaşında ögretilmeye, eğitilmeye ve yol gösterilmeye muhtaçtır. Herkes, bilmediğinin, yaşamadığının tecrübesizidir. İyi yöneticiler de, işlerinin gerektirdiği yetkinlikleri ve seviyelerini iyi bilen ve takımlarını buna göre bir uyum içerisinde kurabilen ve onları motive eden kişilerdir. Bizim sektörümüzde “yıl”a indirgenmiş tecrübe ve yetkinlikten dolayı çok enerji ve insan kaybediyoruz.
Toplam görüntülenme sayısı: 4396
Tayfun Yaşar
04 Aralık 2014 @ 10:17
Malesef Akın hocam dedikleriniz doğru. Yazılım şirketleri sadık-uzun ömürlü çalışanlar yerine proje bazlı çalışacak adam arıyorlar. Bence asıl sebebi bu. Ayrıca gözlemlediğim kadarıyla kurumsala girenler emekli olmak için çalışıyor ve küçük şirketlerde durumlar çok daha farklı. Orada daha çok insiyatif alan, sadık insanlar yer alıyor.
Akin
04 Aralık 2014 @ 10:22
Haklisiniz Tayfun bey. Bu yzuden outsource yapan o kadar cok irili-ufakli firma ortaya cikti ki.
Teskekur ederim.
Can
04 Aralık 2014 @ 10:32
Üniversitede okumaktayım. Zorunlu yaz stajım için onlarca yere başvuruda bulundum. Kimi kurum ve kuruluşların belki de stajyer kontenjanı gerçekten doluydu ya da sizin de dediğiniz gibi “gölge etmesin” istedi. Uzun bir süre stajım için bir yer bulamadım, bu yüzden oldukça zorluk da çektim. (Muhtemelen staj yeri bulamadığı için zorunlu stajlarını yapamayan binlerce öğrenci vardır.)
Tam da ümitlerimi kaybetmişken bir tanıdık vasıtasıyla bir şirkete girdim. 1 aylık stajım bittiğinde “bizimle çalışmaya devam etmek ister misin” diye sordular. Seve seve kabul ettim tabii..
Çok uzatmayacağım. Peki olup biten neydi?
Stajım sırasında bana başta çok ufak tefek işler verdiler, daha sonra biraz daha fazlası.. en sonunda üzerinde çalıştıkları projeye -biraz da zaman problemleri olduğu için- beni dahil ettiler ama yine kıyısından köşesinden… Kodların arasında gezdim, çok basit bir şekilde fazlalık olabilecek kodları gösterdim, bir takım testler yaptım ve yeni öneriler getirdim. Allı pullu işler yapmadım. Öğrenmeye ve anlamaya çalıştım. Tüm samimiyetimle söylüyorum, aklı selim herkesin görebileceği ve yapabileceği şeylerdi bunlar. Ama… Bana stajım sonrası iş teklifini getiren bu çalışmamdır. Bir şekilde bu alanda kendimi gösterme fırsatı bulabildim. Ya bulamasaydım?
Elbette bir takım sertifikalar, dil becerisi vs. gibi şeyler önemlidir. Elbette iş veren açısından bunlar bir “ayırt edici” olabilir ve olmalıdır. Ama her şey bununla da bitmiyor. Junior adamın tecrübesi yok bilgisi vardır. Bu adamımız öğrenmeyi öğrenmişse sorun yoktur. Bilgisayar bilimlerine karşı bir tutkusu varsa sorun yoktur. İlgili kıdemlerdeki herkes, yanında çalışsın çalışmasın, böylesi öğrencilere imkan tanıyıp onlara bir şeyler öğretirse birer tohum ekmiş olacaklardır. Örneğin ben, proje müdürümün bana yaptığı yardımlardan dolayı adını herhalde ölene kadar unutmam. Bir gün iyi bir noktaya gelirsem ben de “adımı hatırlayacak” birileri olması için çabalayacağım.
Bu arada yazınızı gerçekten çok beğendim. Elinize sağlık.
Akin
04 Aralık 2014 @ 11:50
Yorumunuz icin tesekkur ederim. Sizin tecrubeniz guzel sonuclanmis, darisi her yeni mezuna 🙂
Tuncay Sönmez
04 Aralık 2014 @ 13:09
Akın abi ne mutlu bana ki ilk iş görüşmemi seninle yapmışım 🙂 Çok yardımın oldu bana. Bu vesileyle de tekrar teşekkür edeyim 🙂
Akin
04 Aralık 2014 @ 13:36
Sagol Tuncay. Sanirim sana “deneyimin yok ama” demedim di mi? 🙂
Engin İsa
04 Aralık 2014 @ 15:12
Merhabalar çok güzel hocam elinize sağlık.Hislere tercüman olan bir yazıydı,diğer yazılarınız gibi.
Aynı zamanda CV deki yıl üzerinden sadece değerlendirdikleri için kıdemler de buna göre veriliyor ve bilgi ve iş yapış şekli junior seviyesinde olanlar senior seviyelerinde maaş ücret alabiliyorlar.
Çöp olan bir sürü proje,if yazarak halledilen adımlar,bir sorun karşısında bir if koyursak çözeriz dendiğinde büyük başarı gibi görülmesi vs vs.Daha çok ilerlememiz gerekiyor.
Akin
04 Aralık 2014 @ 19:42
Malesef oyle 🙁
Tesekkurler.
omer iseguven
06 Aralık 2014 @ 14:40
Akın bey yeni yazilima başlayanların durumunu cok guzel özetlemişsin.Yazilarnizi takip ediyorum .Tecrubelerinizden cok istifade ediyorum.Allah razı. Olsun
Akin
06 Aralık 2014 @ 16:29
Allah hepimizden razi olsun. Tesekkur ederim.
hakan
08 Aralık 2014 @ 12:14
Türkiye’de sorun o kadar çok ki hangi tarafından başlamak gerekir bilemiyorum. Ben iş yaşamıma ilk başladığımda aynen söylediklerinizi yaşamıştım. “Senin tecrüben yok” dediklerinde e nasıl olsun yeni mezunum diyesim gelirdi..İlk müdürüm(yüce insan 🙂 ) bir ton sıkıntısının içinde yardımcı olmasa ne yapardım, nasıl başlardım bilemiyorum. 30 yaşına gelince de “sen sadece kod mu yazacaksın, onu yeni mezunlar da yapıyor, sen kod yazma analiz tarafına geç vs..” diyenlerle uğraştım. Şöyle düşünmüştüm. Demek ki biz developer.ların çalışma ömrü 5 yılmış, 25-30 arası.. Futbolcuların bile meslek hayatı daha uzun.. :)) Tabi çalışırken, projelerde alınan-alınamayan kararları, çalışma şekillerini görünce neler düşündüğüme hiç girmeyeyim daha iyi.. Kısacası ben bizim gibi çalışma kültürü, metodları gelişmemiş tüm toplumlarda benzer şeyler yaşandığını düşünüyorum..
Akin
08 Aralık 2014 @ 15:32
Evet Hakan bey, durumumuzun kendisine “neden boynun egri” diye sorulan deveden bir farki yok. Tam yazilimi-programlamayi ogrenmeye calisirken pozisyon degistirmelerimiz, bir konuda “bilgin” olmamizi engelliyor.
Tesekkur ederim.
ayhan
16 Aralık 2014 @ 08:18
Ben de 40 yaşını geçmiş, mühendis olmayan, 10 tane deneyimi olan birisiyim. Her işimde kendimi yeniden ispatladım. Diploma yok, Bi deneyelim lafları artık kafamı bulandırıyordu. Yaşama direnmek uğruna hepsine eyvallah dedim. Ama yıllar geçince anladım ki mühendis değilim ama, yazılımın aşığıyım. Kod yazmak için doğmuşum. Halen 16 saat kod yazıyorum ve keşfettikçe çocuklar gibi seviniyorum. Bu da size başka bir bakış açısı. Önyargılı insanlar bitmeden sorunlar bitmez. Saygılarımla
Akin
17 Aralık 2014 @ 02:20
Super 🙂 Basarı icin tutku en önemli şey. Eminim pek çok gence örnek oluyorsunuzdur.
Teşekkür ederim.
ahmet
22 Ocak 2015 @ 21:33
Yazınızın içerisinde diğer mesleklerde böyle şeyler var mı demişsiniz, müsadenizle bende fikrimi belirteyim. Açıköğretim kamu yönetimi mezunuyum ama deneyimsiz olduğum için sen 2 keçiyi bile güdemezsin deyip piyasanın dışına ittiler. Halbuki fakülteyi hiç kalmadan B ile bitirmiştim. Teorik bilgim süperdi. Teknik lise mezunuyum ama onu da dönemin hükümeti halletti sağolsun. Oraya hiç girmeyelim 🙂 Hiç bir mühendislik fakültesini de okuyamadık, yani sizin anlayacağınız meslek lisesi mağduruyuz. Askerden geldik, mali müşavirlik sınavlarına hazırlandık ama staj yapacak yer yok 😀 Neymiş efendim,ya karşıma dükkan açarsan? SMMM olabilmek için 10 yılı geride bırakmak lazımmış falan da filan… İşe başvuruyoruz – Nerde çalıştınız? Yahu biri alıcak ki işe deneyim sahibi olalım. Bi şanssızlıktır gidiyor. Liseden sonra sınavlara çalıştık, 2 yıllık meslek yüksek okuluna gittik ; ardından sınavsızları çıkardılar… Tam bir kabus… En son yapacak birşey kalmadı, bir zamanlar QBasic ile uğraşmış biri olarak tüm cesaretimi toplayıp kursa yazıldım… 🙂 Sözde mirtifirst’ün (özellikle diyorum) yetkili eğitim merkeziydi ama bi 5000 tl kadar çarpıldık. Ama 5000 liraya tek birşey öğrendim kayda değer, o da hocamızın şu sözüydü : ” Bu işi yapmak istiyorsan kaynağına ineceksin… O da ingilizce :D” Tabi bizde dil yok birşey yok… Biraz teknik dile aşina olduk, her ne kadar zaman zaman çeviri de zorlansak ta artık yurtdışındaki bir online kütüphaneye üyeyim. 34 yaşındayım , işsizim ama mutluyum nedense 😀 Bu saatten sonra sertifika alsam bile kimsenin adam yerine koymayacağını da biliyorum… Olsun hiç önemli değil… Nasıl olsa bir gün rızkımızı buluruz. O herşeyin en iyisini en ucuza almaya çalışan, insanı meta olarak gören iş veren zihniyeti hiç bir zaman değişmeyecek zaten… Kendinize cici bakın 🙂 Bu da code simplicity kitabından bir söz :
The difference between a bad programmer and a good programmer is understanding. That is, bad programmers don’t understand what they are doing, and good programmers do.
ahmet
22 Ocak 2015 @ 21:42
Bu arada şunu söylemem lazım unutmuşum. Bu memlekette hala ASP.net uzmanı arayıpta ilanında Klasik ASP de deneyimli eleman ilanı veren siteler var 🙂 Komik ama gerçek 😀
Akin
22 Ocak 2015 @ 23:07
Guzel yorumunuz için teşekkür ederim. Derdimiz ortak bu ülkede.
Alıntıladıgınız cumle için de şuralara bakabilirsiniz: http://www.javaturk.org/?p=4704, http://www.javaturk.org/?p=3771 ve http://www.javaturk.org/?p=4709
Akin
22 Ocak 2015 @ 23:08
🙂 İlanşarımız da bir felaket zaten 🙂