Nasıl Yazılımcı Olalım? – I: Üniversiteli mi Alaylı mı?
Sıklıkla yazılımcı olmak isteyen arkadaşlardan bana fikir soran emailler geliyor. “Yazılımcı olmak istiyorum, ne okuyayım?” diye soruyorlar. Gerçi bu soruyu “Yazılımcı olmak istiyorum, ne yapmalıyım?” şeklinde soranlar da oluyor ama ben her halukarda “Yazılımcı olmak istiyorum, ne okuyayım?” sorulmuş gibi cevap vermeye çalışıyorum 🙂
Öncelikle şunu belirteyim en baştan: Bir şeyi ögrenmenin tek yolu üniversite okumak değildir. Hatta lise ya da ilkokul okumak ta değildir. Ama ilkokul-ortaokul-lise-üniversite gibi formal kurumlarla eğitim ve öğretim almak ve bir konuda bu yolla yetkinlik sahibi olmak, bir şeyi öğrenmenin zamanımızda en temel, en yaygın ve en kolay yoludur.
Alternatif öğrenme yolları olan insanlar farklı şeyleri deneyebilirler. Örneğin ABD’den bildiğim “home schooling” ya da “evde öğretim” bir alternatiftir. Okuldaki örgün egitimi değişik sebeplerle istemeyen ve evinde kendisi ve tuttuğu ögretmenlerle ya da ücretli kurslar yanında kilise-cami gibi cemaat organizasyonları vs. desteklerle çocuğunu eğiten ve ilkokul-ortaokul-liseyi bu şekilde bitirmesini sağlayan çok ciddi bir kitle var orada. Keşke bizde de devlet bu özgürlüğü bize tanısa; açık ki hem devlet olarak böyle bir özgürlük hem de toplum olarak böyle bir sorumluluk anlayışından çok uzağız malesef.
Ya da belki farklı toplumlarda etraftaki ilim sahiplerinden diz-dize eğitim alan kişiler vardır ya da aklıma gelmeyen başka yöntemler. Ama açık ki ülkemizde ne evden öğretim var ne de sektörümüzdeki bilgi ve tecrübeyi klasik yöntemlerle elde edebiliriz. Sektörümüze yönelik kurs vb. ögretim merkezlerinin zaten eğitim vermek gibi bir hedeflerinin olmadığını, öğretmek noktasında da yoğun bir bilgi ve eğitmen kirliliği içinde boğulduğunu, dersanecilik mantığıyla, daha çok umut sömürüsüne dönüştüğünü görmemek mümkün değil diye düşünüyorum. İyi hatırlıyorum, üniversite sınavında 3-4 sene bir şey yapamamış birinin bana elinde bu tür kurslardan birisinin broşürüyle gelip, 8-10 bin TL ödeyerek “Yazılım Mühendisliği” kursuna gitmek için bana akıl danışması, hele benim gibi birine bu yapması büyük cesaret işiydi 🙂 Burada bu konuyla ilgili güzel bir yazı var.
Yukarıda da bahsettiğim gibi, üniversite okuyarak formal bir yolla bir konuda bilgi sahibi olmak, bir şeyi öğrenmenin zamanımızda en temel, yaygın ve kolay yoludur. Lakin daha önce de bu blogda belirttiğim gibi, aslolan tutku, yetenek, gayret, azim ve disiplinli çalışma gibi sıfatlardır bir insanı bilgili, yetkin ve başarılı kılan. Bence bu noktada aslında bir insanın liseyi nerede ve nasıl okuduğu muhtemelen üniversiteyi nerede nasıl okuduğundan daha önemlidir.
Yazılım ve etrafındaki teknolojilerle ilgili herhangi bir formal eğitim görmemiş yani işletme, felsefe vb. çok farklı konularda eğitim görmüş ama belli ki tutukusu, gayreti, zekası ve akıllıca kararlarıyla kendini yetiştirmiş son derece yetkin insanlar gördüm ve beraber çalıştım. Bu insanlar bilgisayar mühendisliği vb. konularda eğitim görmemişlerdi ama şurası kesindi ki iyi eğitim almışlardı, disiplinli, çalışkan ve akıllı insanlardı. Ve bilgiye ve bilenlere karşı tevazu içindeydiler ki o seviyelere gelebildirler.
Bu duruma bir de tersinden bakalım. Üniversite okumuş olmak bilgilenme ve yetkinlik kazanma için her şeyi çözüyor mu? Tabi ki çözmüyor. Bilgisayar mühendisliği eğitimi almış olmasına, hatta lisede çok iyi yerlerde okumuş, üniversiteye giriş sınavlarında derece yapmış olmasına rağmen herhangi bir sistemli çalışma disiplini kazanmamış (daha doğrusu muhtemelen çok iyi sahip olduğu halde üniversitede ya da sektörde çalışırken kaybetmiş), bakkal vari iş yapan, ya da en temel örneğin işletim sistemi kavramlarından habersiz, yazdığı programın karmaşıklığı sorulduğunda ilk defa duymuş gibi davranan kişilerle de karşılaştım. İyi BM bölümlerinden mezun olup, daha doğru düzgün isimlendirme yapamayan, örneğin bana “Akın bey şöyle 5 dakikada bize threadleri anlatırmısınız” diyen insanlarla da karşılaştım. Bilgi ve tecrübe bu kadar da aşağılanmaz ki? Değişik kişilere atfedien “Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur” bu olsa gerek. Benim 10 yaşındaki kızım, bilgiye ve bilene böyle yaklaşmıyor.
İki senelik meslek yüksek okulu bilgisayar programcılığından mezun ama pek çok bilgisayar mühendisinden daha çalışkan, daha güzel iş çıkaran kişiler de gördüm.
Sonuçta durum şu: Kimse kalkıp ta “doktor olmak istiyorum, tıp okumalı mıyım?”diye sormuyor. Bereket sormuyor 🙂 Ama “yazılımcı/programcı olmak için üniversite okumak gerekli midir?” sorusu üzerine internette tonla tartışma var. Nedir yazılımcı/programcı olmayı bu kadar basit gösteren şey bize? Ben en temel Java eğitimlerine “java” kelimesinin tarihi ve batılı dillere geçişiyle başlıyorum. Anlamak böyle bir şey çünkü, kendisinin bile 10 gün sonra ne yaptığını anlamadığı, üç-beş PHP cümlesini bir araya getirerek bir web sayfası yapmayı programcılık ya da yazılımcılık olarak gören zihniyetteki kişileri, diş çektirmek için eli alet görmüş bir nalbanta falan göndermek lazım bence 🙂
Her hangi bir üniversite bitirmediği halde kendini yetiştirmiş kişiler de gördüm ama hakikatten iyi olanları o kadar nadir ki. Bu türden kişilerin, ileri konularla uğraşacak noktalara gelebilmesine rağmen, en temel konularda hem bilgi ve beceri hem de yöntem açısından eksik ve sıkıntılı olduklarına defalarca şahit oldum. Bunun en temel sebebi ise “eğitim” eksikliği, yani formal olarak bilgi ve beceri aktarımının olmaması. Bilgi ve beceri, aynen bir binanın temelsiz olamaması gibi ancak sistemli bir şekilde üst üste konarak elde edilecek şeylerdendir. Bir şeyi öğrenmenin en kolay, en basit yolu ise olsa olsa sistemli öğrenme olabilir. Sadece birilerinin yaptıklarına bakarak, internetten kod örnekleri indirip çalıştırarak hatta sağlam ve ciddi bir şekilde kitap okuyarak bile gerekli yetkinlikleri elde etmek hem zordur hem de uzun yoldur, çok vakit kaybettirir. Nihayetinde bu riskleri almak yerine doğru düzgün, sistemli bir eğitim almak zaruridir.
Bu noktada “yazılımcı/programcı olmak için bilgisayar mühendisliği okumak gerekli midir?” sorusunun cevabını bir sonraki yazıda vermeye çalışacağım.
Toplam görüntülenme sayısı: 9647
hakan
03 Eylül 2014 @ 16:09
Bence Yazılım Mühendisi olmak için yazılım mühendisliği eğitimini başarı ile tamamlamak gerekir. Programcı olmak için programcılık eğitimini başarı ile tamamlamak gerekir. Ama bu eğitimi üniversiteden başka hiçbir yerde alamazsınız demek istemiyorum. Bir genç çok hırslı istekliyse, çok iyi çalışma disiplini varsa temelden başlayarak aynı kitapları okuyup, uygulamalı olarak deneyerek yani fazladan tırmalayarak sağlam bir bilgi birikimi elde edebilir. Mesela (ne kadar gerçektir bilemem) MS.a çalışan birilerinden şirketlerinde ‘kernel’ ekiplerinde çalışan alaylı yazılımcılar olduğunu duymuştum… Çok ünlü yazılım işlerini başaran ama yazılım mühendisliği eğitimi almamış kişiler mevcut bildiğimiz gibi. Yine de ilk cümleme vurgu yaparak bu örnekler var diye önüne gelen de bu işi yapabilir dememek gerekir diye düşünüyorum. O eğitimi üniversitede almamış ama iyi yazılımcı olmuş kişileri zamanında o üniversitelere koymuş olsaydık belki de hepimizden yüksek ortalama ile ilgili bölümden mezun olurlardı..
binnur kurt
03 Eylül 2014 @ 17:23
Cumhurbaşkanı olmak için bile 4 yıllık üniversite mezunu olmak gerekiyor.
Akin
03 Eylül 2014 @ 18:07
Di mi Binnur? 🙂
Akin
03 Eylül 2014 @ 18:23
Hakan beycigim, ben “genious” yani “dahi” kisilerden bahsetmiyorum. Bill Gates ya da Steve Jobs gibi kisilerin basarilarinin daha cok ticari basari olduklarini da belirtmek lazim. Ben ticari olarak cok basarili birisi olmadigimdan orasi nasil elde edilirle ilgili bir sey yazmiyorum. Benim derdim D. Ritchie gibi nasil olunur mesela. Yzilim Muhendisligi ile ilgili ayzacagim. Ama siz “Programcı olmak için programcılık eğitimini başarı ile tamamlamak gerekir.” ile bilgisayar programciligindan mezun olmayi mi kastediyorsunuz?
Tesekkru ederim.
Fatih Çörekçi
03 Eylül 2014 @ 18:44
Alaylı bir yazılımcı olarak görüşlerinize katılıyorum. Formal bir eğitim daha hızlı ve anlayarak öğrenmeyi sağlıyor öncelikle… Piyasada gördüğüm yazılımcılar daha çabuk parayı vurma derdinde olunca 🙂 yazılan kodlar birbirine karışıyor. Yama babam yama. Patlak top gibi 🙂 …
Konu hakkında kabul görürse şunları söylemek isterim. Aslında yazılımda yetenekli olmak birinci sırayı alır. İstek ve azim ikinci sırada yer alır. Pes etmeden çalışmak. Bunları barındıran bir bünyenin imkanı varsa okullu yoksa da alaylı olarak yazılımcı olması konusunda bir sıkıntı olmacağını zannetmiyorum.
Velasılı kelam ikinci yazınızı bekliyorum.
Akin
03 Eylül 2014 @ 19:36
Eyvallah Fatih beycigim, tesekkur ederim, katiliyorum size.
Murat
03 Eylül 2014 @ 23:47
Bende bir alaylı yazılımcı olarak yorum yapmak isterim.
Eğer sizlerin akademik bilgi birikimleriniz olmazsa alaylılaın hiç bir şansı yok, özellikle internet bir bilgi kaynağı olarak, her türden (program veya sistemli analiz) bilgiye erişmekte büyük bir imkan veriyor. Özellikle yabancı kaynaklar, ancak Türkçe kaynak özellikle “insan düşünebildiği dilde öğrenir” prensibi gereği oldukça elzem bir ihtiyaç…
Ancak formal eğitimin gerekliliği yadsnamaz.Alaylıların bilgi kaynakları da formal eğitim almış kişilerce oluşturuluyor ki bunun için biz alaylılar müteşekkiriz..
başka bir açıdan bir kişinin alaylı olmasının da bazı şartları var. Şöyleki ;
Bir hedef, bu hedefe ulaşabilmek için gereken tutku, bu tutkuyu formal eğitimle olmasada, hangi yöntemlerle elde edebileceğini bulabilecek bir beceri vb. gibi vasıfların gerekli olduğu düşünüyorum.
Ancak yazılımı, para kazancak bir iş olarak gördüğü sürece doğru bir kanaldan işe başlamaış olacaklardır.Çünkü burada ana hedef para kazanmak olduğu ve tutkusunu bu hedefe yönlendirdiği sürece yazılım öğrenebilmesi için gereken efor, tamamiyle başka bir kanalda ilerleyecektir.
Düşünceme göre Yazılım; sadece zihin gücüyle ortaya konabilen ve ortaya somut bir sonuç çıkaran nadir alanlardan biri. Bu durum çok geniş bir üretim imkanı veriyor. Ve bunun verdiği hazzı alabilen kişiler, Alaylı ya da mektepli olsun bu alanda başarılı olabiliyorlar.
Formal eğitim, Akın beyin yazısında da belirttiği üzere bu yapıdaki kişiler için en kolay ve uygun yol, ancak bir şekilde bu imkanı bulamamış kişiler için de zor da olsa izlenebilecek bir yoldur. Tıp kadar ciddi sonuçları olan bir bilim dalında elbette formal eğitim elzemdir. Ancak yazılım bu kapsama girmemektedir düşünceme göre… Çünkü her zihin düşünebilme yetisine sahiptir. Bunu disipline edebilmiş kişilerde bence bu alanda kendisini geliştirebilmelidir.
Bir süredir alaylılar hakkındaki yorum ve görüşleri takip ediyorum. Görebildiğim kadarıyla da, bir mantık zinciri oluşturmak ve kod yazmak kişinin alaylı olarak tanımlanması için yeterli oluyor. Halbuki bu bir süre sonra yeterli gelmiyor, örneğin ben 1993 ten beri bilgisayar ve yazılımla uğraşıyorum.
Yazdığım kodları 2-3 ay sonra incelediğimde ne kadar berbat bir şey yazdığımı farkediyorum. Ben buna öğrenmek diyorum. İşte Alaylı yazılımcılarda eleştirilen nokta bunu yapmamaları sanırım 🙂
Edinilen bilgiler sonrasında büyük resmi, tüm yapıyı gözlemliyor ve önceki yazdığım kod da, mimari ve sistem olarak yaptığım hataları tespit ediyorum. Sırf bu sebeple yazdığım bir yazılımı 5 defa yeniden yazdığımı hatırlıyorum.. :)) Sanırım buna refactoring diyorlar.. :))
Bu noktada artık herhangi bir yazılımdan ziyade mimari olarak bir sistemi baştan tasarlamaktan daha çok hoşlanıyorum..
İşte bu yüzden araştırmak ve Akın Bey’in yazdığı gibi bu ve buna benzer blogları okuyarak işin felsefesini/ruhunu öğrenmeye çalışıyorum..
Çünkü bana göre “Yazılım bir San’attır.”
Bizlere bu imkanı sunduğunuz için içtenlikle Teşekkürler.
Akin
04 Eylül 2014 @ 00:05
Bir “alayli” oalrak fikirlerinizi olgunluk ve cesaretle paylastiginiz icin ben tesekkur ederim Murat bey. Blogumu takip etmenize de cok sevindim.
Isin acikcasi yazimda da belirttigim gibi malesef universite egitimli olanlar da ciddi bir tutku ve kendini gelirtirme istegi yoksa, dediginiz gibi 2-3 ay sonra baktiginda anlamayacagi kodlar yaziyorlar. Bu konudaki dogru tespitiniz, geriye donup baktiginizda o kodlardan utanip daha iyisini yapmaya karsi gayretli olmaniz. Bu bir tavirdir ve malesef bu tavri goremedigimiz cok ciddi bir egitimli kesim var.
Yazilmin sanat tarafi olduğuna da katıliyorum.
Tekrar tesekkurler.
Miraç
04 Eylül 2014 @ 01:58
Elinize sağlık hocam, çok başarılı bir yazı olmuş. Bende ufak bir yorum yapayım. Eğitimin önemi büyük, bu nasıl bir okulda, hangi hocalardan eğitim aldığınıza da çok bağlı. Silikon Vadisi’nde değiliz, şöyle söyleyeyim; Türkiye’de seçkin üniversitelerin öğrettiği mühendislik disiplinini dışardan özellikle Türkçe kaynaklardan öğrenmeniz imkansız. Ben iyi üniversiteler için konuşuyorum ama eğitim konusuna girersek zaten eğitim sisteminin tartışılması gerek o başlı başına bir konu. Kendini geliştirmek istisna ve aynı şekilde büyük şirketlerde de diplomasız olmak büyük handikap. O yüzden bence bu işte en iyi olabilecekler, hem iyi bir üniversiteden eğitim almış hemde bu alanda kendini yetiştirmiş donanımlı insanlar olacaktır. İyi çalışmalar.
hakan
04 Eylül 2014 @ 09:36
Akın Bey, aslında ben de ticari başarı ile anılan insanları kastetmemiştim. Ama mesela Bill Gates bildiğim kadarıyla iyi de bir yazılımcı imiş. Ve yazılım mühendisliği eğitimi yok, bazı kurslarda kendini geliştirdiğini okumuştum. Tabi kendisi ticari başarısı ile meşhurdur. Öte yandan Linus Torvalds da linux çekirdeğini ilk yazmaya başladığında mühendislik eğitiminin başındaydı diye okumuştum.. Tabi siz bunlara “dahi” demişsiniz yanılmıyorsam. Ancak kendi hayatımda da başka branşlardan gelmiş ve başarılı olmuş hatta lise mezunu olup çok başarılı olmuş kişilerle de karşılaşmıştım. Ancak “sizi yazılım mühendisi yapacağız ” gibi sloganlara kanıp yüklü paralar ödeyip 6-7 aylık kurslardan sonra birşeyler bildiğini varsayıp gerçek hayat projeleri karşısında duvara çarpmış gibi olup tümden bu işi beceremeyeceğine karar verip mesleğe hiç başlayamayan gençleri de görmüştüm.
Ve evet bilgisayar programcılığından mezun olmayı kastetmiştim. Ama programcılık ile yazılım mühendisliği farklı şeylerdir sizin de yazılarınızda belirttiğiniz gibi..
Akin
04 Eylül 2014 @ 10:52
Sagol Mirac, sana katiliyorum. Malesef bu ulkede hala universiteler arasinda ucurumlar var. Bu yuzden kendini gelistirmeye ve bunun icin Ingilizce kaynaklara ulasmada hic bir sikinti cekmemeye onem vermek cok onemli.
Hoscakal.
Akin
04 Eylül 2014 @ 11:06
Evet, ister ticari basari ister daha teknik basari olsun, bu gibi insanlar cok zoel insanlar ve ozel ortamlarda bulunan kisiler. Bu ulkede egitimli oldugu halde, bu ulke kaynaklariyla o turde basari elde edenler yok denecek kadar az. Ben bu anlamda basarilarin hem toplum hem de kisi tarafidnan uretildigini dusunuyorum. Bu toplum, kendi icindeki hasetlerinden, cekememezliklerinden dolayi zaten basariyi, girisimi destekleyen bir toplum degil malesef. Herkes bir digerini asagiya cekiyor. Devlet kurumalrimiz da bunun uzerine, guvensizlikle bina edilmis. Bu konuda Why Nation Fails isimli ktaibi tavsiye ederim. Bu topraklardan cikmis bir yazari var.
Ote taraftan bilgisayar programciligindna mezun olarak ciddi bir programci olmanin, verilen egitim itibariyle, zor oalcagini dusunuyorum.
Tesekkur ederim katikiniz icin Hakan beycigim 🙂
Hoscakalin.
Selçuk GÜRAL
04 Eylül 2014 @ 16:16
Akın hocam merhabalar,
Bu konuda Özan bey’ in de güzel fikirleri var. Bu konuya yorum yapan arkadaşların ve sizin de ilgisini çekebileceğini düşündüğüm için paylaşmak istedim.
http://www.kurumsaljava.com/2014/09/03/yazilimciligin-ne-oldugunu-anlamamis-bilgisayar-muhendisi/comment-page-1/#comment-17864
hakan
04 Eylül 2014 @ 17:01
(Bilgisayar programcılığı okuyup bilgisayar programcısı olmak)Zor olabilir ancak imkansız değildir. Bu eğitimi veren üniversitenin eğitim kalitesi, müfredatı, hocalarının kalitesi ile ilgili birşey. Günümüz için söylersek evet zor olabilir. Ama bir zamanlar Boğaziçi Üniversitesinde Bilgisayar Programcılığı bölümü vardı, şimdi yok!
Akin
04 Eylül 2014 @ 17:39
Tesekkur ederim. Ozcan’i ben de takip ediyorum ve dediginiz gibi ben de faydalaniyorum. Bu yazisini gordum ama okuyamadim, hemen okuyacagim.
Akin
04 Eylül 2014 @ 17:42
Tabi ki oyle Hakan beycigim. Ben ayzimda da belirttigim gibi Felsefe ya da Isletme okuyan kisilerden de basarili ayzilimcilar ciktigini gordum. Zordan kasit acikcasi iki sene ile yetinmemeleri gerektigini analtmakti. Yani iki senelik egitim bu konuda cok baslangic seviyesinde kaliyor, devamini formal yollarla tamamlamak lazim. BU’nun iki senelik BP bolumunun kapandigini bilmiyorduma cikcasi. Oradan mezun tanidikalrim var ve gzuel isler yapiyorlar.
ahmet
22 Ocak 2015 @ 19:45
Bundan yaklaşık 14 yıl önce teknik servislikle uğraşırken, tak – çalıştır (plug and play) kartlar piyasada yayılmaya başladı. O zamana kadar pc bileşenlerinin birbirbiriyle uyumlu çalışması için IRQ seviyelerini ayarlardık. Sonra otomatik konfigürasyonlarla birlikte o ayarları bilmenin bir önemi kalmadı ya da o ayarların ne olduğunu bile bilmeden makine toplayan elemanlar türedi. Yazılım sektöründe de bana göre durum farklı değil. RAD uygulama geliştirme ortamları, bu işe yeni başlayan meraklılar için biçilmez kaftan oldu. Ekranda forma 3-5 öğe sürükleyip bütün kodu kullanıcı arabiriminin arkasına yazan arkadaşlar, kendilerini göğe erdi zannetti 🙂 Birazcık HTML, CSS, Javascript bilen front end developer oldu. İşin özünde hiç bir temeli olmayan bu kişilerin zaten HTTP, TCP/IP, Networking gibi kavramları bilmesi , özümsemesi gerekmiyordu. Gazete köşelerini süsleyen haberlerle birlikte bir türlü kapanmayan IT açığını kapatmak amacıyla özel eğitim kurumları devreye girdi. Bir kaç binlira bastırıp yazılım uzmanı olabilirsiniz diye içlerinde bende dahil olmak üzere bir sürü iyi niyetli insanı gaspettiler. Hatta daha kötüsü, bu işin sertifikalı eğitimcileri bile yemek nasıl yapılır adlı fragmanla birlikte birden sertifikalı eğitimci oluverdiler. Gözümle görmedim tabi, kimsenin günahını almak istemem ancak hadi şimdi alsınlarda görelim. En azından bazı firmalar yetkili eğitmenlik sertifikası için ComptiA’nın CTT belgesini şart koşuyor. ABC,CDE,FKLMN için kimse sertifikasyon koşullarına bakmadı bile. Normalde o sertifikasyon sınavlarına, uzmanlık alanına göre 1-5 yıl arası deneyimli olan kişiler girip uzmanlığını ispatlamaları gerekirken, exam-dump siteleri sayesinde ingilizce bilmeden de sertifikalı uzmancıklar piyasayı dolduruverdi. Ne yazık ki durum bu kadar vahim olsa da hala işini iyi yapmak için uğraşan insanlarında var olduğunu düşünüyorum. Neyse daha çok söylenecek şey var da bu kitabın kapsamını aşar 🙂
Akin
22 Ocak 2015 @ 19:47
Guzel yorumunuz için tesekkur ederim 🙂
erkan
06 Ekim 2015 @ 17:16
Yazınız çok bilgi verici olmuş. Bence eklenmesi gereken bir husus da şudur. Bilişim sektörü çok hızlı değişen ve sürekli kendinizi yenilemeniz gereken bir sektör. Kendinizi sürekli uptade etmelisiniz. Bu anlamda İngilizce çok önemlidir diye düşünüyorum. Kabul edin etmeyin dünyanın ortak dili İngilizcedir. Bir teknoloji yenilendiğinde veya yeni çıktığında buna kendinizi adapte etmeniz ve uygulamalarınıza eklemeniz gerekir. Bu anlamda eğer Türkçe kaynaklardan yararlanıyorsanız bu size zaman kaybettirecek ve hep bir adım geride bırakacaktır. Yani birileri bu bilgileri Türkçeye çevirecek, bu kitaplar basılacak ve siz buradan istifade edeceksiniz anlamına geliyor. Öyle bir çağda yaşıyoruzki skype üzerinden dünyanın başka ucundan birileri ile telekonferans ortamında çok makul fiyatlarda çok iyi eğitimler almak mümkün. İş tamamen kendini geliştirmekten geçiyor. Hiçbir şirket sadece yaldızlı diplomanız için size iş vermez. Kendinizi geliştirmek çok önemlidir. Her ne kadar ileride kendi kendine programlama yapabilecek uygulamalar çıkacak deniliyor ise de; ben bilişim sektörünün gittikçe büyüyeceğini düşünüyorum. Saygılar..
Akin
06 Ekim 2015 @ 19:54
Teşekkür ederim yorumunuz için Erkan bey.
Pek çok genç, herhangi bir konuda iyi bir teknik uzman olmak için İngiizce’nin herşeyden once geldigini bilmiyor. Fellik fellik Turkçe kaynak arıyor. Turkçe kaynaklar az, pek cogu bilineni tekrar ediyor, orijinal olanların ise bence guvenirliği kuşkulu. Vunu onune gelen herkes blog-kitap yazıyor, video ile ders anlatıyor. O yuzden ben genclere gerekirse her seyi bırak, Javaymıs, Androidmiş, hic elleme, ama 1 sene su dil olayını hallet diye tavsiyede bulunuyorum.
O “kendi kendine programlama yapabilecek” uygulamalar sadece hikaye. Bilene ve yapana daima ihtiyac vardır.
Hoscakalın.
Developer
22 Mayıs 2016 @ 16:59
yazıdan anladığım kadarıyla konuşayım bende developerim birsürü proje geliştirdim mobil platformuna hatta PC ye bile geliştirdim yarışmalara katıldım ama üniversite terkim Bilgisayar Programcılığı. Hedeflerim doğrultusunda bütün gün öğrenmek ve çalışmakla geçiyor Kendimi geliştirmek adına. Peki bana ne olucak harcanırmıyım yoksa yazılım firmalarına başvurursam diplomam yok diye beni almaz mı hiçbirisi ?
Richen
19 Haziran 2016 @ 21:28
“İyi hatırlıyorum, üniversite sınavında 3-4 sene bir şey yapamamış birinin bana elinde bu tür kurslardan birisinin broşürüyle gelip”
Kusura bakmayın,burada haddinizi fazlasıyla aşmışsınız.
Ben liseyi sözelden bitirdim,lise sondan sonra sayısala geçmeye karar verdim sırf yazılımı istediğim için,senelerce sınava girdim,sayısal alanda özel bir yeteneğim olmadığı halde,başarmaya azmettim,burada benim gibi elini taşın altına sokan,azimli gençleri aşağılıyorsunuz.
Para,bilgi,güç,kibir, bunlar insanı insan yapmaz,bunu kimse unutmasın.
Kibir insanın sonunu getirir
Akin
21 Haziran 2016 @ 17:10
Sevgili Richen,
Bu yazıda kimseyi aşağılamak gibi bir derdim yok. O bahsettiğiniz, benim haddimi aşaraka aşağıladığımı iddia ettiğiniz, elinde broşurle gelen kişi bizzat benim erkek kardeşimdir. Zaten yazılarıma bakarsanız kimseyi aşağılamak için yazmadığımı görürsünüz. Benim o yazıda vurguladım şey, genel olarak bizim mesleğin çok da formal eğitim gerektiren bir alan olarak gorülmemesindeki sıkıntılardır. Doktorluğa ya da hukukçuluğa böyle yaklaşıyor muyuz? Hayır.
Ote taraftan ben de liseden “edebiyat” bölümü mezunuyum ve insanların çalışarak nerelere gelebielceklerini iyi biliyorum. Belli ki siz de benzer sıkıntıalrı yaşayarak bazı şeyelri elde etmişsiniz. Buradan “aşağılama”ya nasıl geçtiniz hakikatten anlamadım, kusura bakmayın.
Boyle yorumları gerçek isminizle yaparsanız bence daha uygun olur, saklanacak bir durum yok ki!
Teşekkür ederim.
Akin
21 Haziran 2016 @ 17:22
Sizinle özel oalrka da yazısmıstık zaten, ama herkesin görebilmesi için sunu söyliyeyim: Bu ülkede bir diploma fetişizmi var. Dolayısıyal diplomanız yoksa belli sketörlere çalışan oalrak girmeniz cok zor, ne akda rbilgili ve tecrubeli oldugunuzun pek onemi yok. Malesef durum bu.