İyi Bir Özgeçmiş (CV ya da Resume) Nasıl Olmalıdır?
Gerek ABD’deyken gerekse döndükten sonra ülkemizde çalışırken elimden sayısız özgeçmiş geçti. Pek çok yakınımın/arkadaşımın özgeçmişini düzelttim, daha iyi bir sunuma sahip olmasını sağladım. Dolayısıyla ülkemizde ve özellikle de gençlerin özgeçmişlerinde ortak bazı eksiklikler görüyorum, onları ifade etmek istedim.
Öncelikle özgeçmişinize, doğru olmayan, abartı taşıyan ifadeleri kesinlikle koymayın. Özellikle yeni mezun arkadaşların, yaşı kadar çalışmış olsa bile öğrenemeyeceği kadar teknolojiyi özgeçmişinize koyması kabul edilebilir birşey değil. Sadece ismini duyduğunuz, seminerini aldığınız, ya da üç-beş satır bir şey yaptığınız bir teknolojiyi biliyorum diye, hele hele 10 üzerinden 8-9 hatta 10 vererek 🙂 lütfen özgeçmişinize koymayın. Bu gibi durumlar, size olan güveni sarsar, sizi komik duruma düşürür. Gerçekçi olun ve karşı tarafa, çok şeyden az az bildiğinizi değil, bir işi halledecek şekilde, ilgili ama az sayıdaki teknolojiyi bildiğinizi ifade edin. Ve tabi bu durumun farkına özgeçmiş hazırlarken varmayın, hedefiniz en baştan itibaren bu olsun.
Özgeçmişlerde “Hedef” (Objective) alanı muhakkak olmalıdır. Bu alan ülkemizdeki özgeçmişlerde çok ender olarak gördüğüm kısım malesef. Ama özgeçmişinizi okuyan, niyetinizin ne olduğunu, neyi hedeflediğinizi anlamalı. Eğer özgeçmişinize hedef yazmada zorlanıyorsanız, daha büyük bir probleminiz var demektir, ne istediğinizi bilmiyorsunuzdur. Bu anlamda hedefler olabildiğince somut, elde edilebilir şeyler olmalı, başvurduğunuz pozisyonla ilişkili olmalı.”Giriş seviye Web programcısı” olarak başvurduğunuz bir pozisyon için “Proje Yöneticisi olmak” gibi bir hedef yazmayın. Bu sizin nihai olarak kariyer hedefiniz olabilir ama henüz ondan çok uzaktasınız ve bu pozisyon için uygun bir hedef yazmalısınız. Tabi burada, her pozisyon için ayrı hedefe sahip ayrı özgeçmişler mi oluşrturulmalı gibi bir soru akla gelecektir. Eğer odaklanmış, her işe atlamayan, hedefinizi belirlemiş kişilerseniz buna çok da ihtiyaç kalmayacaktır. Ama gerekirse bir iki farklı hedef için bir iki farklı özgeçmiş oluşturulabilir.
Eğitim ve tecrübe bilgilerinde, ayrıntılar atlanmamalıdır. Örneğin tarihler atlanmamalı, ay/yıl bazında şehir ile birlikte verilmeli. Özgeçmişinizi okuyan, eksik tarihler için “bu arada ne oldu” diye sormamalıdır.
Özel bilgilerinizi özgeçmişinizde ifade etmekten kaçının. Medeni durum, çocuk sayısı, din, en son ilişkinizin ne kadar sürdüğü 🙂 gibi bilgilerin özgeçmişlerde olmaması gerekli. Sadece ve sadece profesyonel olarak anlamlı şeyleri özgeçmişinize dahil etmelisiniz. İş ortamları sosyal ortamlar olduğundan, ülkemizde henüz çok değer verilmemekle birlikte, örneğin ABD’de, “sen bu ortama nasıl renk katacaksın” anlamında sosyalliğinizi ve liderliğinizi gösteren ve vurgulayan maddelerin özgeçmişlerde olması beklenir. Bunları abartmamak kaydıyla özgeçmişinizde bulundurun. Abartmamak kaydıyla diyorum çünkü özgeçmişinizde ilgi alanı olarak “Edebiyat” varsa, sizinle iş görüşmesi yapan birisi olarak ben, mesela size Orhan Pamuk’un son kitabı “Saf ve Düşünceli Romancı”yı okuyup okumadığınızı sorabilirim. Okumuş olmak zorunda tabi ki değilsiniz ama bu tip sorulara muhatap olduğunuzda üzerinde birşeyler söyleyebilecek kadar bilginizin olmadığı konuları, sırf farklı görünmek adına özgeçmişinize koymayın lütfen.
Ülkemizdeki gençlerin özgeçmişlerinde gördüğüm en temel problemli noktalardan birisi de şu: Aday örneğin 2 ay önce mezun olmuş ama toplamda 3 senelik tecrübesi var görünüyor özgeçmişinde. Bu nasıl olur ki diye ben düşünüyorum tabi? Okuldayken yaptığınız çalışmalar, ister okulda olsun ister dışarıda olsun, bence profesyonel tecrübeden değildir. Yok “ben okula gitmedim ama dışarıda çalıştım” diyorsanız o zaman bu daha büyük bir problem bence. Yani şunu diyorsanız, “Ben Operating Systems dersine devam etmedim, oradan buradan soru vs. bularak geçtim dersi ama dışarıda iki Android projesinde çalıştım, Android’i çok iyi biliyorum”, kusura bakmayın ben bunu almam. Bunun tutulur tarafı yok. Sizin yazdığınız Android kodunun ne zaman nasıl bir probleme yol açacağını düşünmek istemem açıkçası. Ülkemizde çok sıkıntılı olan “bilgi” anlayışı açısından düşünüldüğünde bu duruma değer verenler olabilir ama bu tipik olarak “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak”tır ve sürdürülebilir birşey değildir. Operating Systems dersini veren hocayı veya yaklaşımını beğenmiyor olabilirsiniz ama bu sizin o konuda cahil olmanızın sebebi olmamalıdır.
Özgeçmişinizde referanslarınız olmalı ya da en azından istendiğinde sağlanacağı bilgisi görülmeli. Ülkemizde referans sistemi malesef pek de işletilmiyor ama bence çok önemli. Davranışşal açıdan güvenilir tek kaynak referanslardır; bu açıdan önemlidir.
Özgeçmişler önemlidir, dolayısıyla onların şekline de önem verin. Düzgün bir formata sahip, başlıklar, paragraflar belli ve aynı düzende olmalı, nerede kalın nerede italik kullanılacağına dikkat edin ve tüm bunlar tek düzende olsunlar, gelişi güzel olmuş izlenimi vermesin. Örneğin bu amaçla MS Word’ün çok güzel olan pek çok özgeçmiş şablonundan faydalanabilirsiniz.
Malum, sunumun çok önemli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Özgeçmişinizi, tonla benzeri arasından ayırt edilen olarak hazırlamanız ama ondan önce de bu ayırt ediciliği, kişiliğinizle, bilgi ve tecrübenizle, yetkinliklerinizle oluşturmuş olmanız çok önemli.
Özgeçmişinizdeki ifadeleriniz, noktalama işaretleri ve grammer, doğru ve hoş olsun. Bunlara dikkat edin, o ana kadar etmemişseniz, belki özgeçmiş hazırlama vesilesiyle, biraz zaman harcayıp, bu konulara eğilirsiniz. Pek çok kişiden, bu blog vb. vesilelerle email alıyorum ve içlerinde bir selam cümlesi olmayanlar oluyor, inanamazsınız 🙁 Dili nasıl kullandığınız kadar sizi ele veren başka birşey olamaz, bunu unutmayın.
Son olarak da özgeçmişlerinizi isimlendirirken, “AkinKaldiroglu – Özgeçmiş” gibi bir format kullanırsanız, email vb. yollarla ulaştığınız kişileri “tekrar isimlendirme” işinden kurtarmış olursunuz 🙂
Öz ve has geçmişli günler dilerim 🙂
Toplam görüntülenme sayısı: 3670