Use Case: Kullanım Şekli mi, Kullanım Vakası mı yoksa Kullanım Durumu mu?
İhtiyaç analizi çalışmalarında en fazla kullanılan model sanırım, Ivar Jacobson’un formal bir şekilde UML’in parçası haline getirdiği ve ismine “use case” dediği modeldir. Zamanımızda bir UML aracını ister kullanın ister kullanmayın, ihtiyaç analizinde use case tabanlı bir yaklaşıma sahip olmanız muhtemeldir. Dolayısıyla, use case’ler dünyada yaygın bir şekilde kullanılmakta, ülkemizde de yaygınlaşmakta, bu güzel. Benim dert ettiğim, bu gibi terimleri dilimize nasıl çevirdiğimiz. Gözlemlediğim şu: Bu gibi terimleri çevirirken, terimin içinde bulunduğu ortamda ya da “context”te nasıl bir anlama sahip olduğuna bakmadan, sözlük karşılıklarıyla çeviri yapmak sanki bizde çok yaygın. “Chicken translation” diye artık kavramsallaştırılmış olan bu durum sanki “use case” teriminin çevirisinde de söz konusu.
Use case teriminin benim bildiğim 3 çevirisi var: İlki “kulanım şekli”, bu benim çevirim. Diğeri ilk defa “UML Distilled” kitabının Türkçesi olan “Rafine UML”de gördüğüm “kullanım vakası”. Diğeri de Internet’te özellikle de IBM ya da Microsoft gibi yazılım devlerinin Türkçe olan sayfalarında gördüğüm ve buralardan da yayılma eğiliminde olan “kullanım durumu”.
Bence “use case”, “kullanım şekli” olarak çevrilmelidir çünkü bu tekniği kullananlar çok iyi bilirler ki use caseler, süreçleri analiz edilen ve projede geliştirilecek olan sistemin, ister insan olsun ister ise olmasın, iletişimde bulunduğu aktörler tarafından nasıl kullanıldığını, aktörlerine ne gibi hizmetleri verdiğini, tamamen dıştan bir görünümle modellemenin aracıdır. Ve bu terimdeki “case”‘in anlamı, tamamen “the way it is used” ile anlaşılandır. Dolayısıyla “case” ile kastedilen ne “durum”dur ne de “vaka”dır.
“Kullanım Vaka”sını ilk defa, yazılım süreçlerinde UML tabanı modellemeyi çok kısa, öz ve aynı zamanda nefis olarak anlatan “UML Distilled” kitabının Türkçe çevirisi olan Alfa Yayınları’nın baskısı, “Rafine UML”‘de gördüm. Kitabın baskı yılı 2003 ve sanırım o zamanlar bu terimi ülkemizde çok az sayıda insan kullanıyordu. Bu çevirideki problem çok katlı. Öncelikle “vaka” değil “vak’a”. Öte yandan, “case”in bazı durumlarda “vak’a” anlamına geldiği doğru. Örneğin “case study”nin dilimize “vak’a incelemesi” diye çevrilmesi gibi. Lakin use caseleri kullananlar iyi bilirler ki bu terim, sistemin süreçlerini soyut ve genel olarak ifade etmenin aracıdır. Yani “use case”, sistemin kullanım senrayolarının daha soyut ve genel halidir. Yani senaryo nesne ise use case de sınıf olur. “Case study” derken soyut olan değil, var olan, ete kemiğe bürünmüş bir senaryodan bahsedilir. Dolayısıyla “use case”in “case”i vak’a değildir, olan biten, ismi olan şahısların karıştığı bir olay değil, benzer olayların bir süreç oluşturacak şekilde soyut olarak ifade edildiği, örneğin müşterinin gerçek ismi yerine aktör kelimesinin kullanıldığı modellerdir.
Öte yandan yabancı kitapların dilimize çevrilmesinde hep şu iki şeyi gözlemliyorum: Çevirenin İngilizce ve Türkçe’ye hakimiyetindeki problemler ile kitabın konusu olan teknik alana uzaklığı. Özellikle ikincisi söz konusu olunca “chicken translation” durumu kaçınılmaz oluyor. Örneğin aynı kitapta “public” kelimesi, sözlük karşılığı olan “halka açık” olarak, “interface” kelimesi “arabirim” olarak, “method” kelimesi de “yöntem” olarak çevrilmiş. Allah aşkına, ülkemizde hangi yazılımcı bu terimleri böyle kullanıyor? Bu örnekler de zaten “kullanım vakası” çevirisinin, bir sözlük çevirisi olduğunu gösteriyor.
“Kullanım durumu”na gelirsek, böyle bir çeviri için elimizde, içinde “state” geçen bir terim olmalı. Belli ki “case” terimi de bu çeviriyi yapanlarca tamamen sözlük karşılığıyla ele alınmış. “Use case” teriminde yine bir anlık bir durumdan bahsetmiyoruz, bir süreçten bahsediyoruz. Sistemin bir andaki durumunu ifade etsek, “kullanım durumu” derdik ama use casede olan biten sistemin tüm hayatını ele almak.
Dilimiz, zihnimizin aynasıymış. Dili nasıl kullanıyorsanız, öyle düşünüyorsunuz demektir. Terimleri doğru anlayıp, doğru çevirelim ve kullanalım.
Toplam görüntülenme sayısı: 3343
Selman
01 Mart 2011 @ 07:18
Ve mümkünse bütün bu kelimelere denk gelen, hatta çoğu kere “cuk oturan” bir kelimemiz duruyorken sırf mevzuya hakimlik havası vermek için yabancı kökenli olanı kullanmayalım artık.