Monthly Archives: Eylül 2014
Bir Turkcell Başarı Hikayesi – II. Perde
Akin Kategorisiz Basari hikayesi, Turkcell
Turkcell’in kaybettiği evrakların bedelini bana ödetmesini anlattığım “Bir Turkcell Başarı Hikayesi” başlıklı yazıma değişik yerlerden tanıdık-tanımadık kişilerden destek geldi. Sağolsun İbrahim bey, yazımı okumuş ve benzer şeylerden kendisi de muzdarip olmuş bir kişi olarak yazımı “Bir yazılımcıyı öldür daha iyi” başlığıyla www.kamuoyu.com adresinde yayınladı.
Öte taraftan Turkcell henüz pek aymış durumda değil. Bugün müşteri hizmetlerinden bir bayan aradı ve evrakları verdiğim çözüm merkezinin neresi olduğunu öğrendi benden. “Levent, Kanyon’daki iletişım merkezi” diye devam ettirdiğim konuşmamız bayanın “hangi şehirde” diye sormasıyla farklı bir mecraya girecekti ama ben la havle çekerek sükunetimi korumayı başardım.
Hattım henüz açılmadı ama meraklı bekleyiş sürüyor, her an her şey olabilir 🙂
Toplam görüntülenme sayısı: 1137
Bir Turkcell Başarı Hikayesi
Beni tanıyanlar bilirler, kendi halinde, ufak firmasıyla yazılım sektöründe doğru-dürüst iş yapmaya çalışan birisiyim. Telefon, hem haberleşme hem de Internet ihtiyacımı karşıladığından dolayı, pek çoğumuz gibi benim için de bir zaruret.
Şirketim üzerine kayıtlı hatlardan birisini kullanıyorum, Turkcell’e kayıtlı, dolayısıyla da ben “platinyum business”ım, ne demekse?. Ve geçenlerde bir SMS geldi telefonuma, aynen şöyle diyordu: “Yetkilisi oldugunuz sirketin abonelik evraklari eksik olan hatlari 23 Eylul sabahi giden aramalara kapatilacaktir. Hat kullanicilarina bilgilendirme yapilmistir. Kapanmamasi icin en yakin Turkcell iletisim merkezine basvurabilir veya hizmet aldiginiz Cozum Merkezimizle iletisime gecebilirsiniz.” 23 Eylül’den önce bu mesajdan 2-3 tane geldi ama hangi evraklar eksik, neden eksik herhangi bir açıklama da yoktu. Platinyum business olmama ve Türkcell’in bana atadığı bir müşteri temsilcisi olmasına rağmen, herhangi başka bir bildirim almadım. Hatta Turkcell’i ben aradım ve konuştum, sebebini sordum, hangi evrakı eksik olduğunu öğrenmeye çalıştım, hepsini verdiğimi, abonelik sözleşmesi yaptığımı vs. bir eğitmen alışkanlığıyla anlattım ama karşıdaki han’fendi papağan gibi aynı şeyleri söylemeye devam etti. Neymiş, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu” evrakların tam olmasını istiyormuş. Bunu biliyorum da verilmiş olan evraklarım nerede benim? Evraklarım eksikse neden hattımı açtınız da kullanıyorum ben?
Neyse, harala gürele arasında bu evrak olayı aklımdan çıktı. Çünkü serbest çalıştığım için bir yerde durmuyorum, evi bile otel gibi kullanıyorum, devamlı müşterilerimdeyim. Nitekim dün, yani 24 Eylül akşam üstü bir müşterimdeyken telefonum aramalara ve 3G’ye kapandı. Müsteriden çıkışta alel-acele Levent, Kanyon’daki Türkcell mağazasına gittim. Bana yakın olduğu için genelde işlerimi oradan hallediyordum. Bana yardımcı olacak genç sağolsun güler yüzle karşıladı ve nasıl yardım edebileceğini sordu. Ben de durumu anlattım. Tam “bu durum sadece benim başıma gelmemiştir, Turkcell evraklarımı kaybetmiştir, bundan dolayı tekrar istiyorlar” diye düşünürken, yardımcı olan arkadaş evrakların ve sözleşmenin kaybedildiğini söyledi ve yanındaki 5-10 tane, benim gibi yeniden yapılan dosyayı göstererek, “yalnız olmadığımı” ima etti. Nitekim ben dün akşam Kanyon’daki Turkcell mağazasında, telefonu kendi üzerimden şirketime devreden her şeyi tekrardan yaptım, tonla imza attım. Bana yardımcı olan arkadaşın dediği gibi, evraklarımı kaybetmişlerdi ve her şeyi dün baştan yaptık.
Bu yazıyı 25 Eylul günü saat 13:30 sularında yazıyorum ve yaklaşık 3 saat sonra 24 saattir telefonum benim hatam olmayan bir sebepten dolayı kapanmış olacak. Dün akşam evrakları verip sözleşmeyi imzalayıp eve geldikten sonra Turkcell’e webden, twitter, email vb. kanallardan ve telefondan müşteri hizmetlerinden ulaşmama rağmen, twitterdan ve emaille standart cevaplar gönderilmesine rağmen henüz bir gelişme kaydedilmedi. Telefonum hala kapalı.
“Amma da abarttın yaaa, nolmuş bir gün telefonun kapalıysa?” denilecek bir durum değil bu bence. Hepimizi biliyrouz ki bu tür kurumlar ki buna devletin kendisi de dahil, bir ödeme 1 gün gecikince faizi ve gecikme cezasını bindiriyorlar. Ama olay tüketicinin hakkına gelince benzer bir hassasiyeti görmeyi bırakın herkes üç maymunu oynuyor. Müşteri hizmetleriyle 2 defa konuştum dünden bu yana, aynı lafları söyleyip duruyorlar: “çözüm sürecimiz devam ediyor”. Devam ettirilen şey benim telefonumun kapalı olması oysa.
Buna benzer saçmalıkları Vodafone’la da yaşadım, TTNet’le de yaşadım, Türk Telekom’la da yaşadım, herkes yaşıyor. Bu yüzden elimden geldiğince devletten ve kurumlardan uzak durmaya çalışıyorum. Senelerce ABD’de yaşadım, açıkçası, halkı laf arasında “aptal” diye bilinen bir ülkenin kurumlarının hizmet noktasında bizimle kıyaslanmayacak derecede akıllı, insancıl ve yardım odaklı olduğunu bilmem beni daha da üzüyor.
İnşallah bu durumum Turkcell’in kulağına gider de bu konuda başkalarını da benim gibi madur etmezler.
Toplam görüntülenme sayısı: 1959
Java Kitapları Üzerinde – İngilizce Kaynaklar
Sıklıkla Java kitapları hakkında sorular geliyor bana. Bu konuyu bilgim dahilinde biraz yazmak istiyorum ama önce bir şeyi hatırlatayım. Eskiden kitapları daha yakından takip ederdim çünkü o zaman bu kadar çok Java kitabı yoktu. (Geçen gün bir vesileyle yaptığım ufak bir araştırmada Amazon’da Java için 22,710, C++ için 7,322, Python için 3,975, C# için ise 5,016 kitap sonucu geldi. İngilzice dünyasında yayınlanmış bu kadar Java kitabını takip etmek için Oracle’da kütüphaneci falan olmak lazım.) Ama yine de Java’ya yeni başlayanlar içın bildiğim kadarıyla bir kaç şey söylemek isterim.
Burada bahsedeceğim kaynaklar, temel Java yani Java SE ile ilgili ve İngilizce olanlar, bunu baştan belirteyim. Türkçe kaynaklarla ilgili daha sonra yazacağım.
Java’ya baştan başlayacaklar için bence en iyi kaynak hala Java Tutorial‘dır. Malum bunun hakkında daha önce de bir şeyler yazmıştım. Tutorial olduğundan kendi kendine ögrenecekler için de nefis bir kaynaktır. İngilizcesi son derece basittir, örneklerini Netbeans projesi olarak çalıştırabilirsiniz. Java Tutorial sık sık güncellenmektedir, ara sıra ziyaret edip son halini indirebilirsiniz.
Java’yla bir süredir haşır- neşir olup da daha ciddi olarak, “nasıl”dan ziyade “neden”le ilgilenenler için Bruce Eckels’in “Thinking in Java“sı var aklımda. Bu kitap ilk çıktığında hem elektronik versiyonu erişilebilir durumdaydı hem de ciltli hali satıştaydı. Ve ben gidip satın alıp satır-satır çizerek okuduğumu hatırlıyorum. Muhtemelen Java ile ilgili beni en fazla doyuran kitap bu olmuştur. 4. ve son baskısı 2006 tarihli olan bu kitabı okumak zaman alır ama çok şey kazandırır. Bu kitabın 3. baskısı hala burada erişilebilir durumda. 4. baskısının ise bazı kısımlarına buradan erişebilirsiniz.
Malum, Eckels’in “Thinking C++” kitabı da klasikler arasındadır. Hatta kendisinin hem C++ hem de Java üzerine seminerleri var ve CD ile bu seminerleri satıyor. (Hatta ben zamanında $200’a bu CDleri satın almıştım. Henüz ABD’den yeni dönmüştüm ve bu ülkeyi daha pek tanımıyordum 🙂 Eminönü’ndeki alt geçitte baktım birileri bir sürü program vs. CDsi satıyor. Üzerinde Java yazanı sanırım 500 bin TLye satın aldım ve bilin bakalım içınden ne çıktı? Bruce abinin $200’a sattığı seminerleri 🙂 ) Dolayısıyla hem seminerleri hem de kitapları Internet’te elektronik formatta çok hızlı bir şekilde bulunabilir durumda. Sağlam Javacı olmak isteyenler, iyi bir nesne-merkezli anlayış geliştirmek isteyenler için bence düşünülmesi gereken bir kaynak.
Joshua Bloch’un “Effective Java” kitabı da vazgeçilmezler arasındadır bence. Etkin, temiz ve kaliteli Java kodu için kaçırılmamalı. Ama unutmayın bu kitap Java’yı bir kaç sene kullandıktan sonra okunmalıdır.
“Head First Java“yı ben okumadım ama çok methini duydum. Ben “Head First” terimini dilimize “lise öğrencileri için” diye çevirmeyi tercih ediyorum 🙂 Dolayısıyla kendi kendine öğrenim için çok uygun duruyor.
“Core Java” da taa Java’nın ilk günlerinden bu yana yayınlanan kitaplardan. Uzun süredir de 2 cilt olarak basılıyor ve şu anda 9. baskısını yapmış durumda. İki ciltte pek çok konuyu ayrıntılı olarak ele alıyor. Baştan sona okunacak bir kitap değil ama başvuru kaynağı olarak elinizin altında bulunabilir.
Java’da ilerleyen arkadaşlar, Java speclerini okumayı, en azından elinin altında bulundurup zaman zaman bakmayı düşünmeliler. Java SE’nin speclerine buradan ulaşabilirsiniz. Specleri okumak zordur ama en sağlıklı bilgiler de oradadır.
“The Elements of Java Style“, küçük bir cep kitabıdır ama elinizden düşüremezsiniz okumaya başlayınca. Clean Code yazmak için birebirdir. Araç kullanmıyorsanız, işe gidip gelirken serviste mesela bir kaç günde okuyup bitirirsiniz, sonraki 1-2 yılda da öğrendiklerinizi uygulamaya çalışırsınız.
Bir de Bilgisayar Mühendisliği (ABD’de Computer Science) bölümlerinde programlamaya giriş derslerinde Java ele alındığında kullanılan, daha akademik kitaplar var. Örneğin kitap fabrikası olan Deitel ailesinin “How To Program” serisinden olan “How To Program Java” kitapları. Hemen iki senede bir yeni versiyonu çıkan, ticari başarı için yarışan, gereksiz detaylı ve aşırı hacimli olmasından dolayı insanda “bitmez bu kitap” şeklinde bir his oluşturan bu tür kitapları açıkçası sevmiyorum da tavsiye etmiyorum da. Malesef ülkemizde, ABD’de de, bu kitabı kullanan bayağı bir okul var. Deitel’lerin kitabı aslen nesne kavramını son derece geciktiren bir yapıdaydı, bundan dolayı yenilerde “early objects” versiyonunu da çıkardılar. Bence bu tür sanırım sadece ders için okunur.
Java öğrenmeye daha sıkı giriş yapmak isteyenler sertifika sınavlarına yönelik yazılmış kitapları tercih edebilirler. Bu tip kitapların bol sorulu yapısının, programlama yapmayı öğretmekten ziyade sertifika sınavına hazırlamak amaçlı olduğunu unutmamak gereklidir.
Java’yı ya da bir başka programlama dilini öğrenmek için, konuşma ya da yazma seviyesinde olmasa da okuma seviyesinde bir İngilizceye ihtiyacınız vardır. (İşin açıkçası, Türkiye’deki imkanlarla, çok özel dil ve yazma yeteneğine sahip değilseniz ne yaparsanız yapın, akıcı şekilde konuşmanız çok zor, zaten gerek te yok bence.) İngilizce, öğrenmeyi ertelediğiniz her an size Java vb. teknolojileri öğrenme konusunda ayağınıza bağ olmaya devam edecektir. Halbuki teknik kitapları okuyacak derecede İngilizce öğrenmek çok zor değil. Bu yüzden, yaşınız ne olursa olsun, İngilizceye 1-2 senede biraz vakit ayırarak, bir şekilde halledin derim.
Okumak, okuyarak gelişmeye devam etmek malesef toplum olarak çok benimsediğimiz bir davranış değil. Habuki Java ve benzeri teknik konularda düzenli kitap okuyan kişi, bir topluluk içinde çok cabuk farkediliyor. Bol okuyan yazılımcılara ihtiyacımız var.
Toplam görüntülenme sayısı: 8641